Medeniyet kelimesi Arapça “medine” (مدينة) kelimesinden türetilmiştir. Arap dilinde ”medine” şehir veya yerleşim yeri anlamına gelir. Zamanla evrilerek ”medeniyet” halini alan bu kelime kültürel, sosyal ve ekonomik gelişmeye işaret eden çok yorumlu bir hal almıştır. Medeniyet sözcüğü Fransızca ‘”civilisation” kelimesinden de beslenmiştir. Nitekim orda da gelişmişlik ve uygarlık düzeyine dikkat çekilmiştir.
Medeniyetin ilk işaretinin ne olduğuna dair birbirinden farklı onlarca yorum bulunmaktadır. Medeniyetin ilk işareti olarak kimi araştırmacı yazıyı, kimisi ekonomik refahı, kimisi entelektüel hareketlenmeyi kimisi de iletişimi göstermiştir. Ancak bunlar arasında daha dikkat çekeni ise antropolog Margaret Mead’in verdiği yanıttır. Nitekim Yıllar önce antropolog Margaret Mead’e bir öğrencisi tarafından medeniyetin ilk işareti nedir?” şeklinde bir soru yöneltilir. Öğrenciler; “olta kancası, kip kaplar ya da öğütme taşları” gibi yanıtlar beklerler ancak yanıt öyle olmaz.

Mead, eski kültürlerde medeniyetin ilk işaretinin kırılan ve sonra iyileşen bir uyluk kemiği olduğunu söyler. Hayvanlar aleminde bir hayvanın uzvunu kırması, yaşamdan kopması anlamına gelmektedir. Böyle bir durumdaki hayvan beslenemez, nehir kenarına gidip su içemez ve avlanamaz. Oysa insanda durum farklıdır.
İyileşmiş kırık uyluk kemiği, düşenin yanında kalmaya zaman ayırmış, yarayı sarmış, kişiyi emniyete almış ve iyileşme süreciyle ilgilenmiş birilerinin olduğunun kanıtıdır. Bu nedenle Mead, “zorluklarda başkasına yardım etmek medeniyetin başladığı yerdir” demiştir. Gerçekten de bir insana yardım edilmesi gerektiğini düşündüren erk, medeniyetin ilk kıvılcımı olmaya daha yakın gibi görünür. Nitekim yardımlaşmayı vazife olarak gören bir toplum medeniyete adım atmış olur. Zihinde kalın.