Antikçağ Atina’sında, tarihler M.Ö. 341’i gösterdiğinde Epikouros isminde bir adam gelir dünyaya. Okul çağına geldiğinde eğitim görmek için bir okula kaydedilir. Kısa sürede başarılı bir öğrenci olur. Ders dinlediği günlerin birinde öğretmeni Hesiodos’un Theoginia’sından ”Her şeyden önce Khaos (Kaos) vardı ve her şey Khaos’tan sonra oldu” dizelerini okuyunca Epikouros ismindeki genç dayanamaz ve hocasına; ”Peki ya, bu Khaos nerden geldi öyleyse?” diye sorar.

Öğretmen duyduğu bu soru karşısında çok şaşırır. Epikouros ‘ilk neden’i ve hiçliği sorgulamaktadır. Uygun bir yanıt bulmaya çalışır ancak nafiledir. Epikouros ise bu soruyu sorduğunda henüz on dört yaşındadır. O günden itibaren bir şeyin farkına net bir şekilde varmıştır; kendisine bilim, felsefe, düşünce diye anlatılmak istenilen masal ya da hurafeleri kabul etmek zorunda değildir!
Epikouros aldığı bir kararla kendi felsefesini oluşturmaya başlar. Bir sistem kurar ve felsefesini bu sistem üzerine inşa eder. Sistemin ana ekseni ‘haz’lardır. Ancak bu hazlar daha çok içsel olan türdendir. Yani o, geçici değil kalıcı hazları felsefesinin merkezine alır. Bu görüşünü benimseyen bir hayli de takipçi bulur. Ardılları olarak onu takip edenlere ise ‘Epikürcü’ denir. Zihinde kalın.